BIGtheme.net http://bigtheme.net/ecommerce/opencart OpenCart Templates
Ana Sayfa / Mehmet Pamak / Basın Açıklaması / Bazı kesimler bizlere “hadis inkarcısı” iftirasında bulunarak zulmetmektedirler

Bazı kesimler bizlere “hadis inkarcısı” iftirasında bulunarak zulmetmektedirler

Selamun aleykum değerli kardeşlerim.

Muhtemelen sosyal medya kullananlarınızın fark etmiş olabileceği bir konuya açıklık getirmek istiyorum.

Bizler asla “hadis inkarcısı” olmadığımız halde, sadece az sayıdaki bazı rivayetleri yine usule uygun bicimde metin ve içerik bakımından da ilmi ölçülerde tahlil edip “bunları Rasulullah (s) söylememiştir, yani bunlar hadis değildir” sonucuna ulaşan bir çizgide durduğumuz için haksız saldırılara muhatap kılınmaktayız. Hâlbuki bizler, hadis rivayetlerini toptan reddeden uç ile bütün rivayetleri Kur’an seviyesine çıkarıp akideleştiren uçtan oluşan ifrat ve tefrit arasında vasatta durmaya çalışmaktayız. Buna rağmen, Allah’ın azabından korkmadan bizlere “hadis inkarcısı” damgasını basarak ve “bidat ehli” diyerek iftira atan ve sonucunda da tekfir eden müfteriler çıkmaktadır. Halbuki hiçbir samimi mümin asla Rasûlün (s) şahidliğini yok sayamaz. Hiçbir samimi mümin de Rasûle ait olduğu, (metin tahkiki ve tahlili de dahil) usule uygun kriterlerle belli olan hadisleri reddetmez, hele de hadisleri kategorik olarak toptan asla reddetmez, reddedemez.

Buna rağmen bazı ölçüsüz ve bağnaz kişiler, benim ve Ahmet Kalkan kardeşimizin ismini zikrederek bir süredir hep birlikte saldırıya geçmiş bulunuyorlar. Bizlere “hadis inkarcısı” iftirasında bulunarak zulmetmektedirler. Nedense bu “hadisci ve ehli sünnetçi” olduklarını iddia edenlerde, tanıyıp güvendiğimiz ölçülü istisnalar hariç genelde Rasûlün (s) ahlakından ve sünnetinden hiçbir iz bulunmamaktadır. Üstelik İslami ve ahlakî olmayan bu tutumlarından dolayı Rasûlüllah’tan utanmadikları gibi Allah’ın azabından da korkmamaktadırlar. Yaptıkları iftira ve çıkardıkları fitne sadece şeytanı sevindirmekte ve samimi müminleri ise üzmektedir. Üstelik bu kesimin büyük çoğunluğu, Rasûlüllah’ın (s) mücadele sünneti ve Nebevi yöntemine tamamen aykırı bir yolda laik bir partinin yanında durmaktadırlar. Bunların çoğu şirkle hükmeden AKP iktidarının destekçisi konumunda olup, hatta bazıları “Erdoğan’a itaatin farz-ı ayn olduğunu” söyleyecek kadar zihin karışıklığı yaşayarak Rasulün mücadele sünnetinden çok uzaklara savrulmuş vaziyettedirler.

Nedense bu kesim, sürekli bizlerle uğraşmakta ve iftiralarda bulunmaktadırlar. Toplum İslamdan uzaklaştığı, müslümanların öncülerinin bile laik bir iktidarın peşine takıldığı ve sekülerleşmenin, yozlaşmanın zirve yaptığı bir süreçte bütün bunların müsebbiplerine karşı tek bir itiraz yapmadıkları, eleştiri ve ıslah amaçlı tek bir cümle kurmadıkları, emri bil maruf sorumluluklarını tamamen unuttuklari halde, bütün işleri, bu kötü gidişe karşı direnip, itiraz, eleştiri ve ıslah çabası gösteren, emri bil maruf nehyi anil münker sorumluluğunu yerine getirmeye çalışan bir avuç müslümanı yıpratmak için çaba göstermekten ibarettir. Kendi zanlarının ve hevalarının güdümünde hareket ederek, şirke ve ifsada karşı mücadele eden müslümanlara karşı topyekûn saldırıya geçmiş bulunan bu “şüpheli” grubu Allah’a havale edip ıslah olmaları için dua ediyoruz.

Şahsen sosyal medyada yer almadığım halde o alanda bulunan kardeşlerimizin bilgilendirmesiyle bu tür iftiralardan haberdar olunca, muhtemelen bir kısmınız sosyal medyadan bu iftiraları duymuşsunuzdur diye hiç değilse siz değerli kardeşlerime bunları yazmak zorunluluğunu hissettim. Bu konuda sizlerin vaktini aldığım için lutfen hakkınızı helal edin.

Bu vesileyle yaklaşık on yıl önce bu kesimin hocalarından birisinin konferansını müteakip söz alıp yapmak zorunda kaldığım kısa açıklamanın videosunu da paylaşıyorum. Bu videoyu izleyince, biz yıllardır bu konuşmamda da ifade ettiğim vasat çizgide durmaya çalıştığımız halde hâlâ aynı iftiraları atmaya devam edenleri daha iyi değerlendireceğinizi umuyorum. “Rabbimiz hepimizi bu tür iftira ve fitnelerden muhafaza buyursun” duasıyla sizleri Allah’a emanet ediyorum.

İlginizi çekebilir

Bilgi, İman, Amel ve Ahlak İlişkisi- 2

Hangi şartlar ve maslahatlar söz konusu olursa olsun, hiçbir hayat alanında Allah’ın zikrinden yüz çevrilmeyecek (Enbiya, 21/42), Kur’an devre dışı bırakılmayacaktır.

Bir Cevap Yazın