BIGtheme.net http://bigtheme.net/ecommerce/opencart OpenCart Templates
Ana Sayfa / 2007

Yıllık Arşiv: 2007

Susurluk’tan Şemdinli’ye ‘Derin Devlet’ Devlettir, Devlet ise Asker ve Yargıdır!

Soruşturma: Militarizmin Hukuksuzluğunun Yeni Bir Belgesi Olarak Şemdinli Davası I-Şemdinli olayını, iki yıllık süreç de göz önünde bulundurulduğunda, nasıl yorumluyorsunuz? II-Başbakan iki yıl önce Şemdinli olayına ilişkin olarak konunun takipçisi olacaklarını ve sonuna kadar gidileceği vaadinde bulunmuştu. Bugünden bakıldığında hükümetin bu konu özelinde ve genelde Kürt sorununa ilişkin olarak ne yaptığını görüyorsunuz? III-Şemdinli’nin ortaya koyduğu açmaz görüntüsünden çıkış nasıl sağlanabilir? Bu konuda inisiyatif alması, sorumluluk yüklenmesi gerekenler kimlerdir? Şemdinli davası da, diğer “derin devlet” davalarında olduğu gibi, örtülmeye doğru hızla yol alıyor. Bu tür davalar, hep örtülme ve beraatla sonuçlandırılıyor. Devlet ve ideolojisi uğruna kan dökenler, kanlı provokasyonlara imza atanlar, ...

Devamı »

Geleneksel Cahiliyeden Ayrışma Zorunluluğu ve Islah Sorumluluğumuz

Müşriklerin ve Kitap Ehli’nin Oluşturduğu Cahiliyeden Ayrışma ve Islah Çabaları Mekke ve Medine’de Resulullah’ın davetinin muhatabı olan cahiliye toplumunu oluşturan -hem inancın yaygınlığı ve hem de toplumsal etkinlik bakımından önde gelen- belli başlı kesimler müşrikler, Yahudiler ve Hıristiyanlardı. Tam anlamıyla homojen olmasalar da kendilerini genelde İbrahim’e (as) dayandıran birinci kesim, “atamız İbrahim’in dini” adı altında cahili inançlara saplanmışlardı. Bir yandan İbrahimî gelenekten devraldıkları hac, namaz ve kurban gibi kimi ibadetleri, içini boşaltarak ve şirke bulaştırarak sürdürmekte, diğer yandan başka dinlerden etkilenerek ya da heva ve zanna dayalı bir biçimde kendileri uydurarak yeni birtakım cahili anlayışları, bu anlamda birtakım helal-haram ve ...

Devamı »

22 Temmuz: Kemalist Despotizme Karşı Halkın Özgürlük Eksenli Tepkisi

22 Temmuz seçim sonuçları, halkın AKP’ye desteğini artırarak sürdürdüğünü ortaya koydu. Seçimin bir tarafında, halkın özgürleşmesine karşı statükoyu savunan, asker destekli, darbeci, ulusalcı, Kemalist CHP, MHP, DP gibi partiler bulunuyordu. Hatta bu cepheye kendilerine küfreden ve darbe yapan generaller de dahil bütün TSK’yı “milli görüş”çü ilan eden Erbakan’ın önderliğinde ve Tuncay Özkan’la, Doğu Perinçek’le, kimi emekli darbecilerle kol kola “kızıl elma”cı ulusalcı cephede buluşan tutumuyla SP de dahildi. Seçimin diğer tarafında ise, geçmiş dönemde halka yaptığı özgürlük ve adalet vaatlerini yerine getirememiş de olsa, muhtıralara muhatap kılınan, çetelerle ve darbe senaryolarıyla kuşatılan ve yeni dönem için de, statükoda özgürlük eksenli ...

Devamı »

Muhtıra ve Mitinglere Karşı Tepkilerin içeriği, En Az Muhtıra Kadar Utandırıcı Oldu

Muhtıra ve mitingler sürecinde ortaya konan tepkileri değerlendirdiğimizde maalesef çoğunluğu teşkil edenlerin tutumunun, hiç de umut verici olmadığını, hatta önemli bir kısmının en az muhtıra kadar utandırıcı bir içeriğe sahip bulunduğunu üzülerek tespit ediyoruz. CHP, DSP ve bu çizgiye yakın diğer Kemalist ulusalcı sol çevreler zaten hep darbelerle örtüşmüş, zaten siyasal alanda darbeci zihniyetin temsilcileri olarak, onlara zemin hazırlamak, gerekli gördüklerinde de darbeleri bizzat tahrik etme misyonu üstlenmişlerdir. ANAP, DYP gibi partiler de, kendilerini geçmişte kalan Menderes, Özal çizgisine nispet etseler de, Demirel’in ve Mesut Yılmaz’ın 28 Şubat darbesinin yandaşları olmayı üstlenmeleriyle başlayan kırılma, bu partilerin bugünkü Genel Başkanlarının da ...

Devamı »

Muhtıra ve Mitingler

“Çok Partili” Değil “Çok CHP’li” Sistem! Türkiye’de çok partili bir dönem hiç başlamadı. Batılı uygulamadaki kadar da olsa bir “demokrasiye hiç geçilmedi. CHP ilkelerinin ve ideolojisinin anayasalaştırılarak resmi ideoloji haline getirilmesi sonucunda, bu tek parti ideoloji ve ilkeleri, askeri vesayet rejiminde, darbelerin gölgesinde bütün partilere dayatıldı ve bütün partiler CHP olmak zorunda bırakıldılar. Bu sebeple, Türkiye’de “çok partili” dönemden değil de ancak “çok CHP’li” dönemden bahsedilebilir. Bu durum, İslam korkusuyla, “demokratik” Batı tarafından da, “Türkiye’nin özel durumu” gerekçesiyle sürekli desteklenmiştir. Bu sebeple halkın, kuşatılmışlık içinde de olsa, hiç değilse daha fazla özgürlük ve adalet talebiyle yansıttığı iradesinin sonucunda oluşan hükümetler, ...

Devamı »

İnsanlık Serüveninde Tevhidi ve Cahili Gelenek

İNSANLIK SERÜVENİNDE İŞLEYEN SÜNNETULLAH İnsanlık serüveni bir peygamberin önderliğinde ve tek bir ümmet olarak başlamıştır. İlk insan toplumu bir peygamberin öncülüğünde oluşturulan tevhid toplumu olarak teşekkül etmiştir. Daha sonra insanlar vahyin gösterdiği istikameti ve peygamberin oluşturduğu sahih geleneği terk etmiş, aralarındaki anlaşmazlıklar yüzünden ayrılığa düşmüşlerdir. “İnsanlar tek ümmetti, sonra ayrıldılar…”1 “İnsanlar tek bir ümmet idi. Allah, peygamberleri müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdi; …Ancak kitap verilenler, kendilerine belgeler geldikten sonra aralarındaki kıskançlık yüzünden onda ayrılığa düştüler…”2 Bütün peygamberlerin davet ettiği tevhid akidesi ortak paydasında tek bir ümmet olan insanlık, bilahare dinlerini parçalayarak ve fırkalara ayrılarak bu tevhidi geleneğe ihanet edip tekrar ...

Devamı »

İLKAV’ı Kapatmakla Bizi Susturamazlar

İLKAV, 1989 yılından bu yana Ankara’da faaliyet göstermektedir. Özellikle son on yıldan bu yana yoğun bir faaliyet içinde bulunmakta, değişik konularda ilmi ve kültürel etkinlikler gerçekleştirmektedir. Vakfımızın senedinde yer alan amacı özetle; “İslami ilimler alanı başta olmak üzere, ekonomik, sosyal, kültürel ve eğitimle ilgili konularda araştırma ve yayınlar yapmak, gerek bu konularda, gerekse kültürel bozulma ve ahlaki yozlaşma başta olmak üzere çeşitli toplumsal sorunlarla ilgili olarak seminer, konferans, panel ve sempozyumlar düzenlemek suretiyle halkı bilinçlendirmek, ana kaynaklara dayalı sahih İslami esasları ortaya çıkarmak ve toplumu İslam dini konusunda aydınlatmaktır.” İşte vakfımız yukarıda özetlenen amacı istikametinde, çok önemli toplumsal sorunlarımızdan olan ...

Devamı »

Hrant Dink’i katledenler İnsanlık onurunun düşmanlarıdır

Hrant Dink bu topraklarda doğmuş, ama kendi yurdunda özgürce yaşamasına müsaade edilmemiş bir düşünce adamı, bir hak ve özgürlük savunucusu idi. Fikir namusuna sahip, düşüncelerinin ardında adam gibi durmasını bilen erdemli bir insandı. Adalet ve özgürlüğü herkes için isteyen, insani erdemleri öne çıkaran bir düşünce adamı olan Hrant Dink, bir televizyon programında sunucunun kendisine yönelttiği “Bu AB sürecinde ülkemizdeki bir azınlık cemaati olarak yeni hak talepleriniz var mı?” mealindeki bir soruya, “bu ülkede çoğunluluğu teşkil eden Müslüman halkın hakları alanında yaşanan baskı, yasak ve haksızlıkları dikkate aldığımda kendimiz için ilave haklar talep etmekten utanıyorum” diyebilecek kadar dürüst bir şahsiyetti. Onun ...

Devamı »