BIGtheme.net http://bigtheme.net/ecommerce/opencart OpenCart Templates
Ana Sayfa / Mehmet Pamak (sayfa 24)

Mehmet Pamak

İdeolojik ve Keyfi Yargı: Bir Ârâz mı Yoksa Doğal Bir Sonuç mu?

Yargı sisteminin bu derece siyasallaştığı, yargı mensuplarının büyük çoğunluğunun, hukuk ve kanunlar yerine resmi ideolojinin yönlendirmesine tabi olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Türkiye’de, “hukukun üstünlüğü” yerine “üstünlerin hukuku”nun egemen kılındığı, “köpeklerin salıverilip taşların bağlandığı” ve derin güçlerin güdümünde “Yargıç Hakimiyeti”nin tesis edildiği, bu sebeple parlamento çoğunluğunu teşkil eden iktidar partisi millet vekillerinin bile, haklı olarak, yargıya güvenmediklerini açıkladığı, yargının askeri brifinglerle yönlendirildiği, hukuk devleti olmak bir yana kanun devleti bile olamayan bir sistemin varlığı, büyük bir çoğunluk tarafından yaşanarak tespit edilen bir husustur. Bütün bunlara rağmen, tabii ki, az da olsa, hâlâ hiç olmazsa kendi kanunlarına sadakat gösteren erdemli yargıçların varlığını ...

Devamı »

Türkiye’de Yargı Adaletin Terazisi mi, Yoksa Kemalizmin Terbiye Edici Kırbacı mı?

TBMM Dokunulmazlıkları Araştırma Komisyonu Başkanı AKP milletvekili Hüsrev Kutlu’nun, “Yargı bağımsızlığı sağlanıncaya, demokrasi tüm kurum ve kurallarıyla uygulanıncaya kadar milletvekili dokunulmazlığına dokunulmaması kararı aldıklarını” açıklaması ve adli, askeri, mülki bürokrasiyi koruyan, o kesimlere zırh sağlayan çok çeşitli “bürokratik dokunulmazlıkları” gündeme getirmesi (ki bunlar içinde özellikle asker ve yargı kesiminde yasal dayanağı olmayan ve hatta yasaya rağmen ve yasaya karşı çıkarak temin edilen “fiili dokunulmazlıklar” da vardır.) ve ardından da Başbakan Yardımcısı M. Ali Şahin’in, “Milletvekili dokunulmazlığı kalmalı, çünkü yargı bağımsız değildir.”, “Yargı gücünü elinde bulunduranlardan, bunu siyasi amaçları için kullananlar olmuştur. Yargı kararları insanları endişelendiriyor.” şeklindeki sözleri, yargının güvenilirliği sorununu ...

Devamı »

Ramazan ve Kur’an

“İbadet” Kavramındaki Eksen ve Anlam Kaybı Rabb’imiz, yaratılış gayemizin1 “sadece kendisine ibadet (kulluk)” olduğunu açıkça ifade etmesine rağmen Allah’a kulluk ve ibadetin belirleyici olmaktan çıkarılıp, ikinci plana atıldığı, iman-amel bütünlüğünün parçalandığı, dünyevileşmenin anaforunda oradan oraya sürüklenen, anlamını ve istikametini yitirmiş bir hayatın insanlığı (Müslümanım diyenlerin çoğu da dahil olmak üzere) kuşattığı, öğüttüğü ve sonuçta kimilerini “esfele sâfîline”2 ve kimilerini de zillete düşürdüğü bir süreci yaşamaktayız. Çünkü insanların, Allah’ın verdiği akıl nimetini ve diğer yeteneklerini kutlanarak, O’nun kevni ve vahyi ayetlerini idrak etmek üzere harekete geçmemeleri, kalpleri olduğu halde anlamak, gözleri olduğu halde görmek ve kulakları olduğu halde işitmek gayretini göstermemeleri ...

Devamı »

İslam’a Yönelik Küresel Kuşatma ve Türkiye Gerçeği

İslam Alemine Yönelik Küresel Saldırı ve İşgal Sürüyor 11 Eylül eylemini bahane ederek, daha 1990’lı yıllarda hazırladıkları, ABD-İsrail çetesini dünyaya hakim kılma projesini uygulamaya koyan “neo-faşist” kadronun önderliğinde, bağnaz Hristiyan-Yahudi çevrelerinin oluşturduğu Siyonist ittifakın, Afganistan, Irak ve Filistin’deki işgalleri ve vahşetleri sürüyor. “Teröre karşı mücadele” adı altında, dünya çapında en kanlı terörü estiren ve Irak’ın kitle imha silahlarıyla potansiyel bir tehdit oluşturduğu yalanının arkasına sığınarak ve bölge halkına “demokrasi” ve “özgürlük” va’d ederek en büyük kitle katliamlarını gerçekleştirmekten utanmayan bu azgın güç, dünyayı kana bulamaya devam ediyor. Üstelik, ABD-İsrail çetesinin, en fazla kitle imha silahlarına da bunların sahip olduklarını bütün ...

Devamı »

Kardeşlerimizin Şehadeti Vesilesiyle Halimizi Sorgulamak

Hayatımız kulluk eksenli mi? İnsan, sadece Allah’a ibadet ve kulluk yapmak üzere yaratılmış olup1, her nefis ölümü tadacak ve sonunda Allah’a döndürülecektir.2 Hayat ve ölüm, insanlardan hangisinin daha güzel ameller yapacağını sınamak için yaratılmıştır.3 O halde hayat anlamsız bir var oluş olmadığı gibi, ölüm de sonu hiçlik olan bir yok oluş değildir. Ölüm, yeni bir hayatın başlangıcı, gerçek ve sonsuz ahiret hayatına uyanış anlamı taşımakta, geçici imtihan dünyasından ebedî varlık alanına geçişte bir dönüm noktasını teşkil etmektedir. Peygamberimizin (s) ifadesiyle ölüm, aynı zamanda bir uyarıcıdır. Rabbimiz, dünya hayatının kısa, geçici, az bir geçimlik olduğunu, bir oyun, eğlence, süs, bir öğünme, ...

Devamı »

AKP Tam Teslimiyete Yönlendiriliyor!

Irak’ı İstila ve İşgal sürecinde, AKP Hükümeti ABD İlişkisi ABD önderliğindeki küresel korsanların, Afganistan ve Irak’ı İstila ve işgal hareketine karşı Türkiye’nin tavrı, tarihi tercihine ve geleneksel tutumuna uygun bir biçimde oluşmuştu. Türkiye, mazlum halkların yanında değil de, tarihte yaptığı gibi yine emperyalistlerin işbirlikçisi konumunda olmayı tercih etmişti. Bu tercih sonucunda ABD politikalarına tam destek verilmiş, ABD ve İsrail’e yönelik hiçbir eleştiri yapılmazken, Irak yönetimine ağır eleştiriler yöneltilmiş ve hatta diğer bölge ülkeleri de Türkiye tarafından ABD politikalarına uyum sağlama istikametinde yönlendirilmeye çalışılmıştı. Yayınlanan bildirilerde ABD ile ilgili herhangi bir eleştirinin yer almaması da bizzat Türkiye tarafından temin edilmişti. İşgale ...

Devamı »

Küresel Vahşet ‘Batı Medeniyeti’nin İntiharı mı?

Kanlı Sömürgeciliğin Temelinde, ‘Batı Medeniyeti’nin Vahiyden, İnsani ve Ahlaki Değerlerden Kopuşu Yatmaktadır! ABD emperyalizmi, yüz yıllardır süregelen ve dünyaya hep kan ve gözyaşı sunan Batı sömürgeciliğinin bir parçasını teşkil etmektedir. “Batı medeniyeti” denilen canavar, sadece maddi çıkar ve sömürü üzerine kurulmuş, zaman içinde geliştirip kabul ettiğini iddia ettiği insani değerleri bile sadece bir kamuflaj malzemesi olarak kullanmaktan öteye geçememiş, sürekli insanlığı ve insani değerleri tahrip eden uygulamalara imza atmış, insanlığın tanık olduğu en büyük vahşet ve soykırımları gerçekleştirmiş bir büyük sapkınlığı, azgınlığı ve fesadı temsil etmektedir. Paul Harrison’un ifadesiyle; “Avrupa’yı üstün kılıp, Üçüncü Dünya insanlarını Batı’nın önünde diz çökmeye mahkum ...

Devamı »

Küresel Emperyalizm ve Tarihi Utanç

Ortadoğu’ya Yönelik ABD İşgalinin Öncesi Durumun Değerlendirilmesi: Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle birlikte, NATO ve Batı açısından tehdit ve düşman algılamasında değişikliğe gidilerek, komünizmin yerine İslam geçirildi, düşman rengi de kızıl’dan yeşil’e çevrildi. Üstelik bu durum, (NATO Genel Sekreteri ve İngiltere Başbakanı gibi) en yetkili ağızlardan cüretkarca açıklandı. Komünizmin yıkılışı kapitalist batı medeniyetinin zaferi gibi algılanarak, psikolojik savaş politikaları çerçevesinde üretilen, dünya kamuoyunu batı çıkarları istikametinde yönlendirmeye yönelik, “tarihin sonu” ve “medeniyetler çatışması” gibi tezlerle, batı medeniyeti önünde engel olarak gördükleri İslam’ı, alternatif olmaktan çıkarma amaçlı projeler gündeme getirilmeye başlandı. Bundan sonra, “tek süper güç şımarıklığı” psikolojisi içindeki ABD önderliğinde, İslam’a ve ...

Devamı »

FDG’nin Kuruluşu Vesilesiyle

Bismillahirrahmanirrahim. Bu ilk yazımda (*), Filistin başta olmak üzere ümmet coğrafyasının pek çok yerinde kan ve gözyaşının egemen kılınmasına rağmen, biz Türkiyeli Müslümanların sorumluluklarımızdan epey uzaklara sürüklendiğimiz bir noktada oluşturulan FDG (Filistin Dostları Girişimi)’nin faaliyete başlaması vesilesiyle, “İslam coğrafyası ve küresel emperyalizm” üzerine kısa kısa bazı tespitlerde bulunmak istiyorum. Ümmetimizin Durumu ve Küresel Emperyalizm 1- İslam aleminin Kur’an’dan ve Resulün (s) güzel örnekliğinden uzaklaşarak zillete sürüklenmesi ile önce Batı tarafından sömürgeleştirilmesi, bilahare sömürgeci devletlerce suni sınırlarla parçalanarak çok sayıda ulus devletlere bölünmek suretiyle, işbirlikçi despot yönetimlere terk edilmesi ve bu sömürünün bu güne kadar da bu işbirlikçiler eliyle sürdürülmesi söz ...

Devamı »

“Darbeler Cumhuriyeti”nde Sindirilmiş, Tepkisiz ve Edilgen Toplum

TC, kuruluşundan bugüne geçen seksen yıllık süreçte, halkını düşman gibi gören ve ona tepeden bakarak modernleşmeyi dayatan sistemiyle, haksızlık, adaletsizlik ve sömürüye dayalı bir egemenlik tesis etmiştir. Seksen yıllık ömrünün yarıdan fazlası, “darbe”ler, “sıkıyönetim”ler ve “olağanüstü hal”lerle geçmiş; halka yönelik ırkçı, ideolojik, ekonomik, sosyal ve siyasi zulümler onu canından bezdirmiştir. Bir darbe ile kurulup, yine darbelerle yaşatılmaya çalışılan bu sistemde, çok yönlü ve hayatın bütün alanlarını kuşatan haksızlık ve zulümlere rağmen, mazlum kitlelerin ciddi tepkiler göstermemiş olmaları ve tam tersine bütün bu zulümleri kanıksayıp, normal bir hal gibi kabullenip, on yıllarca bu zulümlere rıza göstererek edilgen bir hayat sürmeleri, üzerinde ...

Devamı »

Özgürlük

Özgürlük İnsani Ve fıtri bir arayış Tağutlardan ayrılış Hemcinsin tahakkümünden kaçış Kula kulluktan arınış Ve tek Rabb’e kulluğa varış İnsana Serbest iradeyle sunulan imkan Sorumluluk ve imtihan ölümün hayatın yaratılması İnsanın dünyada sınanması Ve güzel amellerde yarışması Zalimler zorbalar ve nevadan ilahlar hep kendine kulluğa zorlar Hakları, Özgürlükleri yok ederek şahsiyeti ve onuru ezerek köleleştirirler insanı zulme bulaştırarak imanı Sorumluluk Allah’a nefsine ve doğaya yönelik insandan istenen bir yükümlülük Böyle olgunlaşır özgürlük İste insan bu sorumluluk duygusundan soyutlanırsa bir an o zaman oluşur tuğyan ve özgürlük ayırt edilmez azgınlıktan İnsanın serüveni Ya korur temiz fıtratı ahseni takvimi ve takip eder ...

Devamı »

Onurlu ve bilinçli bir adanmışlığın saygıdeğer örnekliği…

İstişhadi Eylemleri Nasıl Yorumlamalı? 1- Söz konusu eylemleri gerek yöntem, gerekse de siyasi sonuçları açısından değerlendirdiğinizde meşru, haklı ve etkili eylemler olarak görüyor musunuz? 2- Bu eylemlerin faillerinin siyonistlerce “terörist” olarak nitelenmelerine karşın, kimi kesimlerde ise “çaresiz insanlar” şeklinde acıma ile karışık bir sahiplenme/sempati duygusu ile karşılandıkları görülüyor. Genelde İslami çevrelerin, bu eylemlerin faillerine ilişkin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Yahudi olmayanları öldürmeye, vatanlarını ve mallarını talan edip gasp etmeye, Yahudi olmayanları köleleştirip sömürmeye cevaz veren ve bugün Filistinlilere yaşattıkları vahşeti öngören sözlere* tahrif edilmiş Tevrat’ta yer verilmiş ve büyük bir bağnazlıkla buna inanılarak insani tüm değerlere, Allah’a ve Allah’ın kullarına kin ...

Devamı »

Doğrudan sömürge olmak Türkiye halklarının dezavantajı olmuştur

Afganistan’a yönelik ABD saldırılarına karşı müslüman halkların tepkilerini genel anlamda kısaca değerlendirdikten sonra özelde Türkiye’deki “İslami kesim” diye nitelendirilen kesimin tutumunu değerlendirmek istiyorum. İslam coğrafyasından yükselen onurlu tepki karşısında Türkiye halklarının zelil sessizliğinin altında yatan en önemli sebep, Türkiye’nin sömürge olmaması, sömürge yönetimlerine nazaran daha şedit olan işbirlikçi yönetimlerin ise özgün kimliği, kültürü ve İslami duyarlıkları yok etmesi, halkı korkutması, sindirmesi ve kimliksizleştirmesidir: İslam coğrafyasında ABD saldırılarına yönelik tavırlara bakıldığında dikkati çeken birinci husus; çoğunluğu kendisini İslam’a nispet eden ülkelerin halkları ile “ulus devlet” yönetimlerinin birbirine zıt farklı tepkiler vermiş olmalarıdır. Sömürgeci devletlerin, çekilirken bu ülkelerin başlarına musallat ettikleri işbirlikçi ...

Devamı »

Zaruri Bir Açıklama

Bir süredir hakkımda yapılan yanlı, saldırgan ve bazı kesimleri ajite etmeye, manipüle etmeye yönelik ve hiçbir ahlaki ilke tanımayan yayınlar üzerine bu açıklamayı yapma gereğini duymuş bulunuyorum. Söz konusu çirkin ve insan haklarını, düşünce özgürlüğünü ayaklar altına alan yaklaşım ve yayınlara vesile kılınan konuşmamın serüveni ve muhtevası aşağıdaki gibidir: 8 Eylül 1998 Perşembe günü akşamı Sivas SRT televizyonunda yapılan bir programda MHP Sivas il Başkanı Adil Coşkun, ismimi de zikrederek şahsımın ve kurucu başkanlığını yaptığım Mazlum-Der’in aleyhinde aşağıdaki yalan beyanlarda bulunmuştur. Bizim tercihlerimizle bağdaşmayan, inanç ve düşüncelerimize de aykırı olan iftiralar yapmıştır. Bu yalan ve iftiralar şunlardır: “Mehmet Pamak da ...

Devamı »

Abant Konsili Nihai Bildirgesi ya da Allah’ın Ayetlerini Satış Sözleşmesi -2

Hakimiyetin Bölünmesi ve Tevhidin Parçalanması Abant Bildirgesi’nin 1. ve 2. maddelerinde rasyonalizm ve “açık ifadeli” nasslar alanında bile “gündelik problemleri çözüme kavuşturmak” adına farklı yorum ve uygulamalara gidilebileceği düşüncesi esas alınınca, bu zemin üzerine “hakimiyet”in paylaşılması maddesi kolaylıkla yazılabilecektir. Nitekim 3. madde bu maddelerin oluşturduğu kaygan zemine oturtulmuştur. “3. Son zamanlarda İslam dünyasında kargaşaya sebep olan kavramlardan birisi de ‘hakimiyet’ kavramıdır. Kur’an açısından bakıldığında, alem üzerinde, bilgisi, iradesi, rahmeti, adalet ve kudreti ile mutlak hakim, hiç kuşkusuz Allah’tır. Bütün varlıklar da bu külli hakimiyetin altındadır. Mü’minler için Allah, ahlaki ve sosyal değerlerin öğreticisi ve yol göstericisidir. Fakat bu “hakimiyet” kavramı ...

Devamı »

Abant Konsili Nihai Bildirgesi ya da Allah’ın Ayetlerini Satış Sözleşmesi -1

Güzel örneğimiz ve önderimiz Hz. Muhammed’in tavizsiz, şahsiyetli, ilkeli mücadele ve uygulamasını gözardı edenler, örnek almayanlar, vahyin son derece net uyarı ve ikazlarını dikkate almayarak, hevalarına göre hareket edenler tarafından müslüman olmayanlarla yapılan uzun pazarlık ve tartışmalar sonucunda imzalanan Abant Bildirisi’ni, vahyin vazettiği ölçüler çerçevesinde değerlendirdiğimizde, gerçekleştirilen tahrifat ve sapmanın boyutları açık bir biçimde ortaya çıkacaktır. Peygamberimiz (s) ve ashabına yapılan zulüm ve işkencelerin çok küçük bir nispetine bile muhatap olmayan günümüzün cemaat liderleri, entelektüelleri ve akademisyenleri hemen çözülüyor ve savruluyorlar. Hem de, zulüm ve işkence sebebiyle değil, menfaat ve çıkarları uğruna savrulanlar, Allah’ın dinini feda edebiliyorlar. Üstelik Peygamberimiz(s)’e yapıldığı ...

Devamı »

Abant Konsül Nihai Kararı: “Biz Çözüldük, Siz de Çözülün”

Bilindiği üzere insanlık tarihi boyunca egemenler sürekli, dava adamlarını, yollarından döndürmek, saptırmak ve davalarından taviz verdirmek için çeşitli girişimlerde bulunmuşlar, zaman zaman da uzlaşma teklifleri ile karşılarına çıkmışlardır. Dava adamlarını yollarından saptırmak, onlara küçük de olsa tavizler verdirmek için egemenler büyük servetleri feda etmekten bile çekinmezler. Bu tür uzlaşma tekliflerine kananlar, genelde egemenlerin taleplerini çok basit ve küçük tavizler olarak nitelendirip böyle bir tavizin verilmesiyle elde edebileceklerini umdukları maslahat ve çıkarların sarhoşluğu içinde hareket eder. Maslahat uğruna “böyle küçük bir taviz vermekte bir sakınca yoktur” diyerek başlayan sürecin sonunda ise davalarını tamamen terk etmeleri sonucuna kadar savrulurlar. Üstelik bu sonucu ...

Devamı »

Vergi Reformu mu, Sermaye Oligarşisine Yeni Çıkarlar Sağlama Operasyonu mu?

yılı’ kutlanan TC. rejiminin kuruluşundan itibaren iki kesimin çıkarlarısürekli gözetilmiş, korunmuştur. Sistemin koruyucusu olduğunu her fırsatta ilan eden egemen silahlı bürokrasi, başlangıçtan itibaren sermayedarlarla işbirliği ve dayanışma içinde olmuş, hatta başlangıçta yeterli bulmadığı burjuvaziyi geliştirmek, sermayedar oluşturmak için resmi ideolojiye yakın bulduğu bazılarına, ülkenin kaynaklarını tahsis ederek teşvik etmiş, beslemiştir. İşte bu işbirliği, ülkenin kaynaklarını karşılıksız peşkeş çekerek sermayedarların sömürme ve semirmesine zemin hazırlama alışkanlığı gelenek-selleştirilerek bugüne kadar devam ettirilmiş bulunmaktadır. Başlangıçta ülke kaynakları peşkeş çekilerek rejimin silahlı sahiplerinin işbirlikçisi, destekçisi, payandası olmak üzere sun’i olarak, oluşturulan sermayedarlar, 75 yıldır ve halen, her türlü ucuz ve karşılıksız kredi ve teşviklerle ...

Devamı »

DGM’de Savunma

Abdi İpekçi Spor Salonu’nda düzenlenen 1 Mart 1994 tarihindeki “Şehitler Gecesi”nde yaptığı konuşma nedeniyle İst. 4. No.lu DGM’de iki defa yargılanıp 2 defa beraat eden Mehmet Pamak’ın ikinci beraat kararı da Yargıtay 8. Dairesi tarafından bozuldu. 24 Haziran 1998 tarihinde aynı mahkemede 3. kez yargılanmasına başlanan Pamak’ın, Yargıtay’ın bozma ilamına karşı mahkeme heyetine okuyarak sunduğu 24 sayfalık itirazının sonuç bölümünü yayınlıyoruz: Bu ülkede onyıllardır sürdürülen resmi ideoloji dayatması sebebiyle, resmi ideolojiyi benimsemeyen herkese, özellikle de müslümanlara “terör” boyutlarında büyük zulümler yapıldığını herkes görmekte ve bilmektedir. En son 28 Şubat süreci ile iyice tırmandırılan bu zulümler, baskılar yüzünden bu ülkede, – ...

Devamı »

Dayatmaları Kırmanın ve Çözülmeyi Aşmanın Yolları

28 Şubat’la başlatılan son darbe sürecindeki tüm saldırılar, baskılar ve yaşanan zulümler karşısında nedense ciddi bir tepki ve direnişten ziyade yaygın bir suskunluğun ortaya çıktığını müşahade etmekteyiz. Solcuların büyük ekseriyeti, resmi ideoloji ile laiklik, ulusallık, batıcılık gibi ortak paydalarda bütünleşerek kemalistleştikleri için, İslam’ı hedef alan darbecilere alkış tutan, hatta teşvik ve tahrik eden bir konumu benimsemişlerdir. Müslümanlar ise, daha önce elde ettikleri kazanımlarını korumak ve İslami birikimi “öncelikli tehdit” ilan eden egemen güçlerin İslam ve halk düşmanı işbirlikçi, zalim yüzlerini ifşa ederek, toplumdaki olumlu hassasiyeti onurlu bir direnişin ve toplumsal muhalefetin oluşumuna vesile kılmak başarısını pek gösterememişlerdir. Darbe süreçlerinde İslami ...

Devamı »