BIGtheme.net http://bigtheme.net/ecommerce/opencart OpenCart Templates
Ana Sayfa / Mehmet Pamak (sayfa 21)

Mehmet Pamak

Bizim Marşımız

29.04.2000 tarihinde Duisburg-Amsterdam arasında trende yazıldı Müslümanlar hep uyandık, özgün kimlik kazandık Yolumuzu kaybetmiştik, gün geldi hatırladık Engelleri aşa aşa, kaynaklara ulaştık Biz Kur’an’la ve Sünnetle, yeniden kucaklaştık Biz Allah’a teslim olduk, Kur’an’la bilinçlendik Rabbimize ordu olduk, şirke, küfre direndik Peygamberi örnek aldık, sünnetine bağlandık Adalet ve Tevhid için, zorluklarla sınandık Vahye uymak yasaklandı, tağuta karşı koyduk İslami kimliği biz, küfre karşı savunduk Özgürlük ve hak yolunda, her zulme göğüs gerdik Ölüm, zindan ve hicretle, imtihana çekildik “Kur’an, Sünnet” emaneti, rehber bize her yerde Ehli beyt’in ve Ashab’ın, sevgisi yüreklerde Sorumluluk, omzumuzda, davetçi mü’minlerde Kur’an nesli inşa için, inkılâp zihinlerde ...

Devamı »

Hayatımızı, Gündemimizi, Yöntemimizi ve Mücadelemizi Vahiy Belirlemelidir

Anladığım kadarıyla, “Haksözhaber sitesi”, haberleri ve iktibas yazılarıyla farklı düşüncelere ve etkinliklere de yer veren bir platformdur. Yine bildiğim kadarıyla, “Düşünce Platformu” bölümünde Haksöz çizgisiyle hiç değilse temel ilkeler alanında mutabakat arz eden, ancak yorum ve içtihada dayalı konularda farklılıkları olan şahsiyetlerin düşünce yazılarına yer verilmektedir. Ancak bir süredir AKP ve Tayyip Erdoğan hakkında abartılı yüceltmeler içeren ya da AKP’ye oy vermeye çağıran yazılar bu bölümde yayınlanmaktadır. Tespit edebildiğim kadarıyla dört yazarın bu konularda, Erdoğan’ı yücelten ve okuyucuyu AKP’ye oy vermeye yönlendiren yazıları yayınlanmış bulunmaktadır. Bu tür demokratik seküler kirlenmeden kendisini koruyan ve her şartta tevhidi mücadelenin ilkeleri istikametindeki yürüyüşünden ...

Devamı »

Medya İhtiyacımız, Sorumluluklarımız ve Vakit Gazetesi

Bundan önceki, “Vakit Gazetesini de, Eleştiri Ahlakını da İslami Ölçüler İçinde Ele Almalıyız” başlıklı yazımızda; “Dinimizin temel ilke, değer ve ölçülerine aykırılık yapanlara, kim olursa olsun ayrım gözetmeden “emr-i bil maruf nehy-i anil münker” görevimiz gereği eleştiriler yapmanın önemli bir sorumluluğumuz ve bunu Allah’ı razı etmek amacıyla ve kulluk bilincimiz gereğince yerine getirmek zorunluluğumuz olduğunu” ifade etmiştik. İşte bu çerçevedeki İslami sorumluluğumuz gereğince, tabii ki Vakit Gazetesi’ni de eleştirebiliriz. Eleştirilerimizi, mümkün olduğunca duygularımızı belirleyici kılmadan, gücümüz yettiğince objektif kalmaya çalışarak, sadece vahyin ölçülerini, mü’minin Kur’an’daki özelliklerini, Resulullah (s)’in sünnetini, Kur’an ahlakını esas alarak yapmaya çalışmalıyız. İşte bu yazıda yerine getirmeye ...

Devamı »

Kemalizm Dininin Kuşatması Altında Niteliksizleşme ve Toplumsal Yozlaşma

Bilindiği üzere, Batıyı taklit ederken, paganist Batıkültürünün bütün sapmalarını ithal ederek, “Aydınlanma” adı altında, Ortaçağdogmatizminden Grekputperestliğine kadar karanlıkların bütün tonlarını birleştirip zifiri karanlıklara doğru savrulan Kemalistler, ülkemize ve halkımıza modernleşme adı altında dogmatizmi dayatmışlardır. Avrupa’yı taklit ederken, galiba yanlışlıkla ortaçağ Avrupa’sını taklit etmişler, kilisenin yerine de seküler okulları oturtmuşlar, öğretmenleri de seküler rahip haline getirip, tıpkı ortaçağ kilisesi gibi toplumu dogmatik bir kuşatma altına almışlardır. Üstelik heva, zan ve taklitle ürettikleri seküler kutsallarını, bütün topluma, başta Müslümanlar olmak üzere, resmi ideolojiyi benimsemeyen bütün kesimlere İstiklal Mahkemeleri terörü ve şiddete dayalı zulüm politikalarıyla zorla benimsetmeye çalışmışlar, derin ve yaygın ıstıraplara yol ...

Devamı »

Vakit Gazetesini de, Eleştiri Ahlakını da İslami Ölçüler İçinde Ele Almalıyız

Dinimizin temel ilke, değer ve ölçülerine aykırılık yapanlara, üstelik bu yaptıklarının İslam’a da uygun olduğunu iddia ederek Allah’ın dinine zarar verenlere, kim olursa olsun ayrım gözetmeden “emr-i bil maruf” görevimiz gereği eleştiriler yapmanın önemli bir sorumluluk olduğunu kabul etmek ve gereğini de yerine getirmek zorundayız. Bu anlamdaki eleştirilerimizi ve Allah’ın emrettiği, Resulünün (s) ise terk etmemiz halinde düşeceğimiz konumları hatırlatarak açıkça uyardığı “emr-i bil maruf nehy-i anil münker” sorumluğumuzu, Allah’ı razı etmek amacıyla ve kulluk bilincimiz gereğince yerine getirmek zorunluluğumuz vardır. Emr-i bil maruf ve eleştiri sorumluluğu yerine getirilmezse yozlaşma ve helâk bütün toplumu kuşatır. “Emr-i bil maruf nehy-i anil ...

Devamı »

Kemalizm Dininin Dayatmalarına Karşı Çıkmanın İslami Mücadeledeki Yeri ve Önemi

Haksöz:Resmi törenlere ilişkin tavır konusu İslami mücadele bağlamında nereye oturtulabilir? Bu ülkede 85 yıldır topluma zorla kabul ettirilmek istenen, farklı din ve inançtaki bütün kesimlerin, bağlılık andı içmek, törenlerine katılmak, tazimde bulunmak zorunda tutulduğu Kemalizm dini artık bütün toplumsal kesimlerde tartışılmaktadır. Ülkeyi ve bütün toplumsal kesimleri kuşatması altında tutan bu ideolojik dogmatizm artık daha açıktan sorgulanmaktadır. Bizim çok önceden beri sorgulayıp, itiraz ettiğimiz ve bu sebeple de pek çoğumuzun bedeller ödeyerek geldiğimiz bir süreç sonucunda, böyle bir noktaya gelinmiş olması ve artık bağnaz Kemalist bir azınlık dışında her kesimden aydınların, yazarların bu dogmatizmi, yol açtığı ıstırapları, yozlaşmayı ve çürümeyi sorguluyor ...

Devamı »

Kemalizm Dininin Törenlerine Katılmamak, İmani Bir Sorumluluktur!

Bilindiği üzere, Mustafa Kemal’in fikir babası olan Auguste Comte, dine karşı çıkmış, ilerlemeci tarih anlayışıyla dinlerin devrinin kapandığını ve en ileri aşama olan pozitivizme ulaşıldığını iddia etmiştir. Pozitivist felsefenin kurucularından olan Auguste Comte, kendi ürettiği bu seküler düşünceyi, daha sonra ilahı insan olan bir din olarak niteleyip adına “insanlık dini” diyerek, büyük bir çelişki yaşamış, ilahi dinden kaçarken ilahı kendisi olan dine sığınmıştır.1 Pozitivizmin önderlerinin, dine, ilahi olana, kutsala savaş açarak oluşturdukları felsefelerini ve beşeri düşüncelerini kutsallaştırmak, hatta “insanlık dini” adı altında dinleştirmek çelişkisine sürüklendikleri gibi, onları taklit eden Kemalistler de, dine, ilahi olana, kutsala savaş açarak oluşturdukları Kemalizm’i kutsallaştırıp ...

Devamı »

Zincirleri Kırmalıyız

Köpekler serbest bırakıldı, bağlanıp da taşlar Büyük zulümle koparıldı, nice mâsum başlar Seküler zincire vuruldu, Kur’an ve Müslüman Tehdit ve düşman ilan edildi, tevhidi iman Kur’an; camide mahkum, Diyanet; sanki gardiyan Aydınlığı karanlık kuşattı, toplumu tuğyan Allah’la aldatıldı halk, şirke bulaştı iman Yaygınlaştı dinde tahrifat, ruhlarda isyan İslâmi hayat; eğitim, hicap, cemaat yasak Okul; tek tip cahiller üreten seküler tuzak Öğretmen; seküler rahip, okul; sanki tapınak Çocuk zihinler işgal edildi, korkutularak Kutsala karşı üretildi, seküler kutsallar Tarih diye yutturuldu, uydurulmuş masallar Kemalizm din sayılarak, devlet ilah yapıldı Devlete ve kurucusuna törenlerle tapıldı Fıtrat kirlendi, insan kuşatıldı resmi dinle Uyanıp sorgulamasın ...

Devamı »

%22,5 Doğalgaz Zammı Adaleti Piyasa İlahına Kurban Etmektir

Kemalist sistemde oligarşik despotizm, kapitalist kuşatma ve sömürü ısrarla sürdürülüyor. Ekonomik ifsada dayalı egemen düzen, kuruluşundan beri kaynaklarını çalıp zenginlere transfer ettiği fakir halkları, değişen hükümetlere rağmen ezip, sömürmeye devam ediyor. Piyasa ilahının arkasına sığınan kapitalist zihniyet, bürokratik oligarşiye ve halkın iradesini temsil etme basiret, cesaret ve becerikliliğini gösteremeyen ve iktidarsız iktidarını koruma endişesiyle kendilerine biat eden siyasi kadrolara istediği kararları aldırıyor. Üstelik küresel ve yerel egemenlerin, kapitalistlerin çıkarlarını, geniş halk kitlelerinin sefaleti pahasına koruyan kararlar, piyasa ya da IMF böyle istiyor diyerek alınıyor. Mustafa Kemal’in İzmir İktisat Kongresinde verdiği startla kapitalizme eklemlenen sistemde, Batıcı Kemalist sistemi ayakta tutacak yandaş ...

Devamı »

Sözde “Cumhuriyet”in 85. Yıldönümünde Askeri Saltanat Devam Ediyor

Askeri vesayet rejiminde sultanlık yapan asker bürokratların ve yardımcıları kimi yargıç ve savcıların konumları ve cüretkarca gerçekleştirdikleri hukuksuzluklar, bu ülkede asker ve yargı bürokratlarının öncülüğünde ve sömürücü büyük sermayedarlar ile besledikleri medyanın desteğinde bir bürokratik diktatörlüğün “Cumhuriyet” diye yutturulduğunu apaçık ortaya koymuyor mu? Bu yüzden, “Resmi İdeolojinin Bayramı” olarak kutlanan 29 Ekim’ler, bir avuç egemen azgın beyaz azınlığın, kendilerine iktidar ve rant sağlayan sistemin oluşumu bakımından sevinç günü iken, bu oligarşi tarafından ezilen, sömürülen, horlanan, aşağılanan, itilip kakılan, kaynakları hortumlanıp sefalete mahkum edilen, hak ve özgürlükleri gasp edilen, keyfi ideolojik uygulamalarla, baskı ve yasaklarla hizaya sokulmaya çalışılan, kendisi olmasına ve ...

Devamı »

AYM Kararı Gerekçesi, Laik Kemalist Ulus Devletin Tükenişinin İlanıdır

Başı açık ve örtülü ayrımı yapmadan bu ülkenin bütün çocuklarının eğitim özgürlüklerini kısmen genişleten Anayasa değişikliğini haddini ve yetkisini aşarak iptal eden Anayasa Mahkemesinin hukuki anlamda son derece seviyesiz, basit, aynı zamanda keyfi ve ideolojik muhtevalı gerekçesi de 5 ay sonra yayınlandı. Bu karar ve gerekçesi, ahlaki ve hukuki mesnetten yoksun keyfi ve ideolojik bir dayatmadır. AYM yargıçları, kendilerine görev veren anayasayı çiğnemekte hiçbir sakınca görmemekte, darbecilere selam duran, emir komutayı esas alan, resmi ideolojiyi dogmalaştıran bir mantıkla hukuku ayak altına alabilecek bir cüretkarlık örneği ortaya koyabilmektedirler. Kendilerine hesap soracak hiçbir merci bulunmaması, askeri bürokrasinin gücünü de arkalarında hissettikleri ve ...

Devamı »

Başbuğ, Yargı ve Başbakanı “Doğru Yerde Bulunmaya” Çağırıyoruz!

Genelkurmay Başkanını, Yargı Mensuplarını ve Başbakanı “Doğru Yerde Bulunmaya” Çağırıyoruz!   Bilindiği üzere, “Derin Devlet” çeteleriyle PKK’nın iç içe geçmiş çarpık ilişkilerle şiddeti tırmandırdıkları bir kaos ortamında ve Genelkurmay Başkanının Kuvvet Komutanlarını arkasına alıp toplum üzerinde baskı kurmaya, halkı ve medyayı hizaya sokmaya çalıştığı darbe-muhtıra havası içerisinde “Ergenekon Çete Davası” görülmeye başlandı.   Artık yerli yabancı herkesin tartışılmaz olarak bir biçimde kabul ettiği gerçeklik, Türkiye’de “Demokrasi” adı altında bir oyun oynanmakta, aslında üst rütbeli asker bürokratların öncülüğünde, yargı, üniversite ve TÜSİAD gibi kurumların üst kadrolarının iştirakiyle oluşturulan oligarşinin despot yönetimi egemen kılınmış bulunmaktadır. İşte bu askeri vesayet rejiminde başından beri, ...

Devamı »

Kur’an Nesli; Tarih, Medeniyet, İktidar Değil, Vahiy ve Kulluk Eksenlidir

Başka Gelecek Tasavvurları ve Projelerle Kur’an Nesli Karıştırılmamalı Seyyid Kutub‘un gündemleştirdiği “Kur’an Neslini Yeniden İnşa” projesi, ümmetin vahiyle yeniden inşâsı sorumluluğunu hatırlatan “Öze Dönüş” veya “Islah” projeleriyle paralellik arz eden bir konudur. Ümmet nüvesi ve ümmeti yeniden yapılandıracak öncü kadro mahiyetinde, ilk Kur’an Nesli örnekliğinde bir Kur’an Neslini ya da cahiliye toplumuna alternatif bir Kur’an cemaatini, toplumunu yetiştirmek, her “ıslah” projesinin olmazsa olmaz önceliğidir. Islah projesi, sadece Kur’an’ı ve mütevatir sünneti belirleyici kılan, öncelikle aklını, imanını, şahsiyetini ve hayatını vahiyle arındırıp inşa eden, daha sonra da tüm tarihsel birikimi vahiyle sorgulayıp ayıklama sorumluğunu kuşanan ve böylece ortaya çıkan sahih din ...

Devamı »

Tevhidi Ümmeti Oluşturmak Ve Kur’An Neslini İnşa Etmek Akıdevi Bir Sorumluluktur

İnsanlık serüveni bir Peygamber’in önderliğinde ve tek bir ümmet olarak başlamıştır. İlk insan toplumu bir Peygamberin öncülüğünde oluşturulan tevhid toplumu olarak teşekkül etmiştir. Daha sonra insanlar vahyin gösterdiği istikameti ve Peygamber’in oluşturduğu sahih geleneği terk etmiş, aralarındaki anlaşmazlıklar yüzünden ayrılığa düşmüşlerdir. “İnsanlar tek ümmetti, sonra ayrıldılar…”[1] Bütün Peygamberlerin davet ettiği tevhid akıdesi ortak paydasında başlangıçta tek bir ümmet olan insanlık, bilahare dinlerini parçalayarak ve fırkalara ayrılarak bu tevhidi geleneğe ihanet edip tekrar cahiliyeye sapmışlardır. İşte bu ayrılık ve sapmalar sonucunda insanlık mâruf olanı terk edip, fıtratını bozarak münkere yönelmiş, münker yayılıp kalıcılaştıkça toplumu kuşatmış ve böylece tarihsel süreç içinde cahiliye ...

Devamı »

“Kur’an Nesli Şurası” Ertelenemez Önemli Bir Sorumluluktur

Ümmeti vahiyle yeniden inşa etmek akidevi bir sorumluluktur. Bu amaç istikametindeki mücadelede, işe Kur’an neslini inşa ile başlamak da aynı oranda akidevi bir sorumluluk ve aynı zamanda stratejik bir önceliktir. Bu durumda, üzerinde düşünülmesi ve açıklığa kavuşturulması gereken ilk husus, Kur’an neslinden ne anlaşılması gerektiği ve ilk örneğin nerede, nasıl oluştuğudur. Kur’an Neslinden Kasıt Nedir? / Nerede ve Nasıl Yetişecektir? Kur’an neslinden kastedilen, aynı zaman diliminde yaşayanlardan, aklını, imanını, şahsiyetini ve hayatını Kur’an’la inşa eden her yaştan mü’minin oluşturduğu topluluktur. Yani Kur’an neslini oluşturmak denince, mevcut toplumdan ve bugünden umudunu kesip, bir eğitim projesiyle genç nesilleri yetiştirmek suretiyle geleceği kurtarmak ...

Devamı »

“İslamcı” ve “İslamcılık” Kavramlarını İçselleştirmemiz Doğru mu?

Hamza Türkmen kardeşimin “Türkiye’de İslamcılığın Kökleri” ve “Türkiye’de İslamcılık ve Özeleştiri” isimli kitaplarını okudum ve pek çok temel konuda büyük bir mutabakat halinde olduğumuzu bir kez daha gördüm. Ali Değirmenci kardeşimin isabetli tanımlamasıyla “atom karınca” misali Allah yolunda ve Kur’an hizmetinde sürekli Türkiye’yi dolaşan, sürekli bir koşuşturma ile meydanlar, sokaklar, salonlar, sınıflar, Kur’an halkaları arasında didinen ve sürekli mücadele alanlarında olan bir dava adamının hayatın ve mücadelenin içinde üretmiş olduğu bu kitaplarını önemli ve anlamlı buluyorum. Şahsen, kitap ve makaleleri okurken önem verme ve anlamlı bulma bakımından bir tasnife tabi tutarım ve okumada öncelik vereceklerimi bu tasnife göre tespit ederim. ...

Devamı »

Özgürlük hediye edilmez, ancak fethedilir!

Bil ki, hakları bedelsiz vermez, zulmeden alçak Özgürlük armağan edilmez, fethedilir ancak   Başörtüsü yasağı ile ilgili görüşlerini açıklamak üzere çağrıldıkları Kanal 1’de, Fatih Altaylı’nın “teke tek” programına katılan Nuray Canan Bezirgan ve Kevser Çakır kardeşlerimiz, canlı yayında hiç beklemedikleri bir sorunun muhatabı olmuşlar ve ikiyüzlülük yerine dürüst bir Müslüman’ın yapması gerekeni yaparak, İslami kimliklerini ve bunun gereği olan düşüncelerini açıkça ifade etmişler, bu bağlamda “Atatürk’ü sevmediklerini” açıklamışlardı. İşte bu yayından sonra kardeşlerimiz ağır, haksız ve ideolojik saldırılara muhatap kılındılar. Kemalist ulusalcı Medya tetikçileri, savcıları bu kardeşlerimizin üzerine kışkırttılar ve sonuçta soruşturma açılmasını da temin ettiler. Hiç değilse kendi yasalarına ...

Devamı »

Vatanı, Kavmi Ve Devleti Uğrunda Ölen Şehid Olur Mu?

Rabbimiz, “Allah, şüphesiz Allah yolunda savaşıp öldüren ve öldürülen müminlerin canlarını ve mallarını -Tevrat, İncil ve Kur’an’da söz verilmiş bir hak olarak- cennete karşılık satın almıştır. Verdiği sözü Allah’tan daha çok tutan kim vardır? Öyleyse yaptığınız alışverişe sevinin, bu büyük başarıdır”1 buyurmaktadır. İşte bu ve benzeri ayetler gereğince cennet, sadece “Allah yolunda savaşıp öldüren ve öldürülen müminlerin mükafatıdır.” O halde bir savaşta öldürülenlerin, şehid sayılabilmeleri, dolayısıyla cennete hak kazanabilmeleri için, asgari şartlar bu ayetten şu şekilde çıkarılabilir: Her şeyden önce mümin olmaları, yani iman etmeleri, tevhid ehli olmaları ve inandıkları değer, hüküm ve ölçüleri, Allah’ın şeriatını hayata hâkim kılma, yani ...

Devamı »

Kur’an Neslini İnşa Etmek Akidevi Bir Sorumluluktur

“Böylece biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta (vasat) bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde şâhid olsun…” (Bakara, 2/143)   Kuran-ı Kerim, inananlarına, Hz. Peygamber’in (s) vahyin şahidliğine örnekliğinden hareketle insanlara vahyin ve adaletin örnekliğini yapacak olan “vasat ümmet” olma sorumluğunu hatırlatan ilahi bir kitaptır. Kur’anı hayatımıza yansıtarak, onun hükümleriyle ahlâklanarak, Allah’ın rengiyle boyanarak, inandığı değerleri ve söylediklerini önce kendisi yaşayan tutarlı ve ilkeli mü’minler olmayı başararak insanlara bireysel hayatımızla vahyin şahitliğini yapmamız, mü’min olmamızın üzerimize yüklediği önemli ve öncelikli bir sorumluluktur. Ancak bu yeterli değildir. Diğer mü’minlerle birlikte cemaatleşecek, ümmetleşecek de; davetimize icabet edenlere güvenlik, yardımlaşma, dayanışma ...

Devamı »

“Şehidlik”, “Şahidlik”, “Şehadet”

Değerli kardeşim İbrahim Sediyani’nin, ilahi alana ait “şehidlik” kavramının egemen sistemin konjonktürel ihtiyacı için istismarı anlamındaki aktüel yanlışlıkları vahyin ölçüleriyle ıslah çabasına destek vermek üzere önce yorum yazmak istedim. Ama daha sonra, bu önemli konuda kapsamlı bir yazı yayınlamanın daha gerekli olduğu kanaatiyle bu yazıyı yayınlamaya karar verdim. Rabbimiz, İbrahim ve onun yazısı altına yorum bırakan kardeşlerimiz başta olmak üzere hepimize, dini hakkında ve dinin temel kavram ve ilkeleri hususunda isabet kaydetmeyi ve onları hakkıyla anlayıp, iman edip yaşamlaştırmayı nasip etsin. Konuyu tekrar gündem yapıp, üzerinde daha derinlikli olarak konuşulmasına vesile olması dolayısıyla Allah İbrahim kardeşimizden ve doğruya ulaşmak cehdiyle ...

Devamı »